EMRE BOL – SONUNA KADAR…
Fradi bu sezon resmen “gol makinesi” modunda; her maçı skorla bitiriyorlar, adamlar adeta gol atmak için doğmuş. Özellikle dün akşam ilk yarıda Fenerbahçe’yi adeta duvara çevirdiler, topu bir türlü öne taşıyamadık.
Tedesco’nun bazı kararlarına eyvallah diyorum, saygım sonsuz ama Talisca’yı ilk 11’de başlatmama ısrarını hâlâ anlamış değilim. Bence bu adam 60’tan sonra oyuna girince bambaşka bir canavara dönüşüyor. Sahaya adımını atar atmaz stadyum elektrikleniyor. Uzak mesafe, yakın mesafe, sol ayak, sağ ayak… Topa vurduğu an “bu gol” diyorsun, içindeki ses bile emin. Fiziksel olarak oyunun tamamını 90 dakika kaldırması zor olabilir, ama o 20-25 dakikada rakip kalecinin kâbusu oluyor.
Duran’la aynı anda sahada olduklarında ise iş tamamen çıldırıyor; biri uzaktan bombalıyor, öteki kafayla indiriyor, defans neye uğradığını şaşırıyor. Bu ikili tam bir “son 20 dakika silahı”.
Yalnız bir ricam var sevgili John Duran: Artık Fenerbahçe formasını giydiğini hatırla, o gereksiz hareketleri bir kenara bırak. Yetenek desen var, güç desen var; biraz sakin ol, kafayı çalıştır, gerisi kendiliğinden gelir. Sahada aslan gibi koş, dışarıda melek gibi dur.
Velhasıl, dün yine anladık ki bazı oyuncular 90 dakikalık değil, “an”lık adamlar… Ve o “an” geldiğinde kimse tutamaz.
Rakip Fradi’yi izlerken “ulan bu takım niye bu kadar düzenli?” diye içimden geçirdim. Topu kaptırmıyorlar, kaptırdıklarında bile üç saniyede tekrar kazanıyorlar. Hızlılar, hareketliler, birbirlerini gözü kapalı buluyorlar. Tam bir “organize kaos” gibi oynuyorlar, insanın sinirini bozuyor.
Ama dün akşam bir adam vardı ki, o kaosu tek başına dağıttı: Alvarez. Abi resmen rakibin her organize hücumunu tek başına kesip attı. Topu ayağına aldığı anda “buradan bir şey çıkacak” hissi veriyor, hem defansif hem ofansif anlamda devreye giriyor. Helal olsun, geceye damga vurdu.
Yiğit Efe’ye ise ayrı bir parantez açmak lazım. Çocuk resmen “ben buradayım” diye bağırdı sahada. Koşuyor, basıyor, top kapıyor, pozisyona giriyor… Daha ne olsun? Aferin evlat, yolun başı ama bu gidişle sonu çok parlak. Hocası sana güvenmiş, o güvenin altını altınla doldur, sakın boşa harcama.
Maçın özeti şu: Her istatistikte öndeyiz; topa sahip olma, şut, köşe vuruşu, pas yüzdesi… Ama sonuç 1-1. Bu, Fenerbahçe için resmen kaybedilmiş 2 puan. Kazanmamız gereken maçı berabere bitirdik, içimiz yanıyor. Yine de Avrupa Ligi’nde yolumuza devam ediyoruz. Bu takım bu gruptan çıkar, sonuna kadar da gider.
Çünkü bu forma pes etmeyi bilmez… Sonuna kadar! ??