Dünya genelinde obezite cerrahisinin yaygınlaşmasıyla birlikte, bazı hastalarda ikinci bir operasyon yani revizyonel bariatrik cerrahi ihtiyacı da artıyor. Bu durum genellikle hastaların yeniden kilo almasıyla ortaya çıkıyor. Türkiye’de her yıl 50 binden fazla kişi obezite ameliyatı olurken, dünya genelinde bu sayı 500 bine ulaşıyor.
Obezite cerrahisinin yaygınlaşmasıyla birlikte revizyonel bariatrik cerrahi de gündeme geliyor. Genel Cerrahi ve Bariatrik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Anıl Ergin, “Ameliyat sonrası kilo alımı, reflü, mide darlığı, kaçak, apse veya diğer komplikasyonlar revizyonel cerrahiyi gerektirebilir” diyor.
Revizyon gereksinimi hastadan hastaya değişse de literatür çalışmaları oranı yüzde 5–20 arasında gösteriyor. Bazı araştırmalarda bu oran yüzde 60’a kadar çıkabiliyor. Yanlış hasta seçimi, hatalı ameliyat tekniği ve ameliyat sonrası takip eksikliği bu farklılığın başlıca nedenleri arasında. Özenle planlanan ve iyi takip edilen kliniklerde ise revizyon oranı yüzde 5–10 civarında seyrediyor.
Revizyonel bariatrik cerrahi yalnızca kilo kontrolü için değil, ciddi sağlık sorunlarını önlemek açısından da büyük önem taşıyor. Reflü gibi sorunlar, yaşam kalitesini düşürmekle kalmayıp yemek borusu kanseri riskini de artırabiliyor. Ayrıca ilk ameliyata bağlı gelişen darlık, kaçak veya apse gibi komplikasyonların giderilmesi de revizyonel operasyonlarla mümkün oluyor.
Türkiye’de obezite ameliyatı sayısı 2013’te yıllık 3–4 bin civarındayken, bugün 50 binin üzerine çıktı. Dünya genelinde ise geçtiğimiz yıl 500 binden fazla bariatrik cerrahi yapıldı. Artan ameliyat sayısı doğal olarak revizyonel cerrahi ihtiyacını da yükseltiyor.
Revizyon ihtimalini azaltmanın en etkili yolu, ameliyat öncesi ve sonrası sürecin dikkatle yönetilmesi ve ömür boyu takip yapılmasıdır. Kilo kontrolü, diyet uyumu, egzersiz, yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli endoskopik kontroller sayesinde geri kilo alımı önlenebilir. Bu süreçte hem hasta hem de hekim sorumluluğu paylaşmalı ve sürekli iletişimde olmalıdır.