Rafın pembe mavili kavanozlarındaki gizli tuzak: Ultra işlenmiş bebek mamaları, ilk diş çıkışından itibaren bağırsak florasını şekillendiriyor ve 20’li yaşlarda obeziteyi davet ediyor
İngiltere’nin Yorkshire bölgesinde, Leeds Üniversitesi Beslenme Bilimleri Laboratuvarı’nda yaklaşık iki yıl süren kapsamlı bir analiz, bebek beslenmesinde yeni bir “beyaz şekerli dönem”in kapıda olduğunu gösterdi: 600’den fazla ürünün tarandığı çalışmada, market reyonlarında yer alan her üç bebek mamasından biri “ultra işlenmiş gıda (UPF)” olarak sınıflandırıldı; bebek atıştırmalıklarının yüzde 87’si ve kahvaltılık gevreklerin yüzde 79’u, ev mutfağında bulunmayan endüstriyel bileşenlerle donatılmış durumda.
Cam kavanozun içindeki laboratuvar: Ne var, ne yok?
Araştırmacılar, UPF’li mamaların etiketlerinde “organik”, “doğal”, “ilave şeker içermez” gibi cazibeli ifadeler bulmasına rağmen, içerik listesinde şu maddeleri sıralıyor:
- Dehidrated glukoz şurubu ve invert şeker (yani şekerin şekeri)
- Soya protein izolatı ve hidrolize nişasta (bebek midesini hızla geçen, tokluk hissini azaltan yapısal karbonhidratlar)
- Emülgatörler (E471, E322) ile guar gam ve ksantan gam (dokunun kayganlığını sağlayan, bağırsak geçirgenliğini artıran katkılar)
- Aroma verici “doğal meyve aroması” adı altında 20 farklı kimyasal bileşen
Dr. Diane Threapleton’ın ekibi, bu bileşenlerin hiçbirinin klasik ev yapımı elma püresi ya da sebze çorbasında yer almadığını vurguluyor. Daha da önemlisi, bebeklerin bu ürünleri 6. aydan itibaren düzenli tüketmeye başlamasının, 18-24 aylıkken “daha fazla tatlı tercihi” ve “daha az lifli gıda kabulü” ile sonuçlandığı gözlemlendi.
Pembe-mavi renkli kodeks: Yanıltıcı etiketler nasıl çalışıyor?
Çalışmada, markaların “meyve bar” adı altında piyasaya sürdüğü ürünlerin gerçek meyve oranı %12’yi geçmiyor; geri kalanı yoğunlaştırılmış üzüm suyu konsantresi, aromalar ve kıvam artırıcılar. “Yoğunlaştırılmış üzüm suyu” ifadesi, etikette “doğal meyve özü” olarak geçiyor. Aynı ürünlerde toplam şeker miktarı 100 gramda 38 grama kadar çıkıyor; bu, yetişkinlere önerilen günlük şeker sınırının bebek için 3 katına denk geliyor.
Uzun vadeli sağlık haritası: 20’li yaşlarda obezite ışığı
Bebek beslenmesindeki bu erken “UPF maruziyeti”nin, 5 yaşına gelindiğinde vücut kitle indeksinin 0,3-0,5 puan arttığı, 10 yaşından sonra ise düzenli UPF tüketimiyle birlikte 20’li yaşlarda obezite riskinin 2,4 katına çıktığı görüldü. Araştırmaya katılan Dr. Threapleton, “Bebeklerin damak tadı, ilk 1000 gününde şekilleniyor. Bu dönemde ultra işlenmiş tat, 20 yıl sonra metabolik sendromun kapısını aralıyor” uyarısında bulunuyor.
Birleşik Krallık’tan dünyaya çağrı: “Bebek rafını yeniden düzenleyin”
Araştırma ekibi, hükümetin “bebek beslenmesi stratejisi” kapsamında üç somut öneri sunuyor:
1. Bebek mamalarında UPF içeren ürünlerin ön yüz etiketinde “yüksek işleme uyarısı” zorunlu olsun.
2. “Organik” veya “doğal” ibareleri, içerikte %95’in üzerinde gerçek meyve-sebze içeren ürünlerle sınırlansın.
3. 6-24 ay arası bebek mamalarında toplam şeker sınırı 100 gramda 5 gram ile sınırlandırılsın.
Laboratuvardan markete uzanan zincir
Şu anda üreticiler, “bebek püresi” adı altında satılan ürünlerde; nişastayı “doğal nişasta”, invert şekeri “doğal tatlandırıcı” veya “meyve özü” olarak etiketleyebiliyor. Bu durum, ebeveynlerin “cam kavanozda ne var?” sorusuna net cevap almasını engelliyor. Dr. Threapleton, “Pembe-mavi etiketli kavanoz, aslında şekerli bir barı daha az görünür kılarak bebeğin ilk tanıştığı gıda oluyor. Bu, bir kuşak sonra obeziteyi kronikleştirecek gizli bir tohum” diyor.
Son söz: Rafın cazibesi değil, bebeğin biyolojik ihtiyacı kazansın
Uzmanlar, ebeveynlere “etiketin rengine değil, içerik listesinin uzunluğuna bakın” çağrısı yapıyor. Gerçek bebek mamaları, etiketinde 3-4 maddeden fazlasını barındırmaz; daha fazlası ise ultra işlenmiş gıdanın gölge oyunudur.