“Son Sayım Geri Sayımı”
Washington Üniversitesi ve Cambridge’den gelen yeni veriler, insanoğlunun “nüfus zirvesi” görmeden önce bir “kırılma anı” yaşayacağını ortaya koyuyor. BM’nin klasik senaryosuna göre 2030’da 8,5 milyar, 2050’de 9,7 milyara ulaşacağız ve 2080’lerde 10,4 milyarlık doruktan sonra gerilemeye başlayacağız. Ancak Washington Üniversitesi’ne bağlı IHME ekibi, Gates desteğiyle yaptığı simülasyonda bu senaryoyu “çok iyimser” buluyor: 2100’de gezegenimizi paylaşan insan sayısı 8,8 milyarı geçmeyebilir.
Washington Üniversitesi ve Cambridge’den gelen yeni veriler, insanoğlunun “nüfus zirvesi” görmeden önce bir “kırılma anı” yaşayacağını ortaya koyuyor. BM’nin klasik senaryosuna göre 2030’da 8,5 milyar, 2050’de 9,7 milyara ulaşacağız ve 2080’lerde 10,4 milyarlık doruktan sonra gerilemeye başlayacağız. Ancak Washington Üniversitesi’ne bağlı IHME ekibi, Gates desteğiyle yaptığı simülasyonda bu senaryoyu “çok iyimser” buluyor: 2100’de gezegenimizi paylaşan insan sayısı 8,8 milyarı geçmeyebilir.
Doğum hızı eriyor
2022 sonunda 8 milyarı aşan dünya nüfusu, 1950’den beri en düşük artış hızını yaşıyor. Kadın başına 2,1’in altındaki doğurganlık oranı artık küresel çoğunluğun gerçeği: üçte ikimiz bu bölgede yaşıyor. BM Nüfus Direktörü Jon Wilmoth, bu eğilimin kalıcı hâle gelmesi hâlinde yüzyılın ikinci yarısında büyümenin iyice soluksuz kalacağını söylüyor.
2022 sonunda 8 milyarı aşan dünya nüfusu, 1950’den beri en düşük artış hızını yaşıyor. Kadın başına 2,1’in altındaki doğurganlık oranı artık küresel çoğunluğun gerçeği: üçte ikimiz bu bölgede yaşıyor. BM Nüfus Direktörü Jon Wilmoth, bu eğilimin kalıcı hâle gelmesi hâlinde yüzyılın ikinci yarısında büyümenin iyice soluksuz kalacağını söylüyor.
Yapay zekâ, insan kriziyle çarpışıyor
Aynı dönemde, “tekillik” olarak adlandırılan eşik de yaklaşıyor: Yapay zekânın insan zekâsını aşıp kendi kendini geliştirmesi. Bazı modeller bu kırılma noktasının yalnızca beş yıl uzağında olduğunu gösteriyor. Washington Üniversitesi, doğurganlık düşüşünün süreceğini; yapay zekânın ise bu gerileyişi hem hızlandırabileceğini hem de nüfus kaybının ekonomik ve sosyal sonuçlarını derinleştirebileceğini işaret ediyor.
Aynı dönemde, “tekillik” olarak adlandırılan eşik de yaklaşıyor: Yapay zekânın insan zekâsını aşıp kendi kendini geliştirmesi. Bazı modeller bu kırılma noktasının yalnızca beş yıl uzağında olduğunu gösteriyor. Washington Üniversitesi, doğurganlık düşüşünün süreceğini; yapay zekânın ise bu gerileyişi hem hızlandırabileceğini hem de nüfus kaybının ekonomik ve sosyal sonuçlarını derinleştirebileceğini işaret ediyor.
Cambridge’den “uygarlık otopsisi”
Cambridge Varoluşsal Risk Araştırmaları Merkezi’nden Dr. Luke Kemp, 5 bin yıllık 400’den fazla toplumun çöküşünü incelediği çalışmasında şu saptamayı yapıyor: “Uygarlıklar, zengin azınlığın kaynakları kitleye kapatmasıyla kırılganlaşıyor. Günümüzde bu ‘Golyat’ küresel ölçekli ve kapitalizm üzerinden işliyor.” Dr. Kemp’e göre içeride eşitsizlik, dışarıda iklim, nükleer ya da biyolojik şoklar tetiklendiğinde dev yapı bir anda çöküveriyor.
Cambridge Varoluşsal Risk Araştırmaları Merkezi’nden Dr. Luke Kemp, 5 bin yıllık 400’den fazla toplumun çöküşünü incelediği çalışmasında şu saptamayı yapıyor: “Uygarlıklar, zengin azınlığın kaynakları kitleye kapatmasıyla kırılganlaşıyor. Günümüzde bu ‘Golyat’ küresel ölçekli ve kapitalizm üzerinden işliyor.” Dr. Kemp’e göre içeride eşitsizlik, dışarıda iklim, nükleer ya da biyolojik şoklar tetiklendiğinde dev yapı bir anda çöküveriyor.
Kısacası
İnsanlık, doğurganlık frene basarken yapay zekâ gaz pedalına basıyor. Tarih, büyük toplumların çoğu zaman kendi kendilerini sonlandırdığını yazıyor. Bu kez sonun adı, “küresel Golyat” olabilir.
İnsanlık, doğurganlık frene basarken yapay zekâ gaz pedalına basıyor. Tarih, büyük toplumların çoğu zaman kendi kendilerini sonlandırdığını yazıyor. Bu kez sonun adı, “küresel Golyat” olabilir.