Geri adım” korkusunun anatomisi: Zihnimiz niçin “dönüşü boşa gitmiş yol” sanıyor?
Kısa yol açıkta dururken uzun patikaya saplanmamızın altında yatan dürtü, artık sadece bir “tembellik” değil; nörobilimsel bir tercih kodu. Psychological Science’ta yer alan dört aşamalı deney, 2.500 katılımcıda “doubling-back aversion” adını verdikleri bu kodu çözdü: Zamandan çok, anlam meselesi.
Deney 1 – Sanal labirent
Katılımcılar VR’da yürüdü. Sol dönüp 40 metre sonra fark ettiler: Sağa dönseydiler 15 metrede varacaklardı. Geri dönüp kısacık yolu seçenler sadece %31 oldu. %57’si “uzun ama düz devam”ı tercih etti.
Deney 2 – Kelime jimnastiği
İlk 10 kelime “G” ile yazıldıktan sonra “T”ye geçme şansı doğdu. Görev “devam ediyorsun” diye tanımlandığında %75 geçiş yaptı; “sıfırdan başlıyorsun” denildiğinde oran %25’e düştü. Aynı iş, farklı dil, farklı karar.
Deney 3 – Beyin fMRİ’si
Geri dönüş düşünüldüğünde nucleus accumbens (ödül merkezi) kısmen kapanırken, anterior singulat korteks “kayıp alarmı” verdi: “Boşa giden emek” gerçek bir acı sinyali gibi algılanıyor.
Deney 4 – İş dünyası senaryosu
Katılımcılara “3 yıllık proje” anlatıldı. Aynı anda daha kısa, daha verimli bir B planı sunuldu. “Yatırımımızı çöpe atmayalım” diyenlerin %68’i B planını reddetti; sonuçta zaman ve bütçe %40 daha fazla harcandı.
Kilit bulgu
Zaman değil, “anlam” belirleyici. “İlerleme” kelimesi zihinde yalnızca yön değil, aynı zamanda “emeğin korunması” anlamına geliyor. Bu da bizi kötü yolda tutabiliyor.
Nasıl kırılır?
1. Dil değiştir: “Geri dönmek” yerine “hız tüneline geçmek” de.
2. Gelecek odak: “Kaybettiklerim” yerine “kazanacağım dakikalar” listesi.
3. Mikro karar pratiği: Günlük küçük görevlerde kasıtlı “yön değiştirme” egzersizi.
Kristine Cho’nun özeti: “Geçmişin maliyeti geri alınamaz; ama ilerideki kazancı hâlâ kontrol edebiliriz. Bazen en cesur hamle, geri adım atmaktır.”