12 Bin Yıllık Çayönü Tepesi’nde İkinci Keşif: Tarihin Yeni Sırrı Ortaya Çıktı

enes sadık tarafından 29.07.2025 13:16 tarihinde paylaşıldı
12 Bin Yıllık Çayönü Tepesi’nde İkinci Keşif: Tarihin Yeni Sırrı Ortaya Çıktı

12 Bin Yıllık Çayönü Tepesinde Yeni Keşifler!

Ergani Ovası'nda, milattan önce 10.000 yılından itibaren yerleşimlerin başladığı ve 1963'te yüzey araştırmaları sırasında keşfedilen Çayönü Tepesi, Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood tarafından 1964'te ilk kazıları başlatıldı.
Hilar köyünün hemen kuzeyinde yer alan, eski adı "Kotaberçem (Çayboyu)" olan ve tarih öncesi dönemlere tarihlenen bu höyük, göçebelikten yerleşik yaşama geçişin yapıldığı, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe ve tarımın ilk başlandığı yerlerden biri olarak önemli bir yere sahiptir. Dünyanın uygarlık tarihine ışık tutan bu alan, 1991'de güvenlik nedeniyle ara verilen kazılar, 10 yıl önce yeniden başlatıldı ve kesintisiz yaşamın tüm aşamaları ve detayları ortaya çıkarılmaktadır.
Bu sezon, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü'nde görevli Doç. Dr. Savaş Sarıaltun'ın başkanlığında yürütülen kazılar, 60 kişilik bir ekip tarafından tarihin izleri sürülmektedir.

Doğu Kesiminde Yeni Buluntular

Doç. Dr. Savaş Sarıaltun, Çayönü Tepesinin Türkiye'deki ilk sistematik bilimsel kazıların yapıldığı Neolitik yerleşmelerden biri olduğunu belirtti. Doğu kesiminde hiç kazılmamış alanlarda kazı çalışmalarına başladıklarını da ekledi.
2025 yılı kazılarında, bu kesimde Neolitik yerleşmenin farklı evrelerini saptadıklarını ve Neolitik kültür dolgularının yoğun olduğunu fark ettiler. Sarıaltun, kazıları bu bölgede yoğunlaştırdıklarını ve geniş alanların yayılımının büyüklüğünü gördüklerini anlattı. Ayrıca, Çayönü'nün hala keşfedilecek birçok şeyi olduğunu da vurguladı.
Sarıaltun, Nisan ayında alandaki otları temizlediklerini ve Mayıs başında büyük bir ekip ile kazıların başladığını ifade etti. Temmuz ayında ise, bilim heyeti, öğrenciler ve işçilerle ekibini genişleterek yoğun çalışmalarını iki alana ayırdıklarını anlattı. Kuzeydeki İlk Tunç Çağı alanındaki kazılar halen yoğun bir şekilde devam ediyor. 2025 yılı kazılarıyla Neolitik yerleşmenin daha geniş alanlara yayıldığını keşfettiler ve sene sonuna kadar kazıları 1500 metrekareye kadar çıkarmayı planlıyorlar.

Önemli Buluntular

Sarıaltun, doğu kesimindeki kazılar sırasında bir su kanalı, dört ızgara planlı yapı, malahit (bazik bakır karbonattan oluşan parlak yeşil mineral) ve "Çayönü aleti" adı verilen obsidiyen (yanardağların püskürttüğü magmanın hızlı soğuması ve kristalleşemeden donması sonucu oluşan volkanik cam) aletler bulduklarını kaydetti.
Bu alanda ayrıca birçok malahit ve bakır nesne bulundu. Sarıaltun, bu buluntuların, o dönemdeki yaşamı tanımlayan tek delikli, yuvarlak, iki delikli kare, dört delikli kare ve badem tipli boncukların neredeyse tüm varyasyonlarını içerdiğini belirtti. Bu sene boncukların yüzler aşamasına da geleceğini ekledi.
Sarıaltun, MÖ 9000'li yıllardaki kültür dolgularını netleştirdiklerini ve Çayönü'nün hala keşfedilecek birçok noktaya sahip olduğunu vurguladı. Bulunan bakır aletler, nesneler ve boncuklarla birlikte malahit ve bakır ham maddelerinin ustalığı, işçiliği ve üretimi gösterildi. Bulunan yapılar ve üretim alanları, o dönemin yaşamına dair değerli bilgiler vermektedir.

Su Kanalının Gizemi

Sarıaltun, kazılar sırasında bir su kanalına ulaştıklarını ve şu bilgileri paylaştı:
"Baktığımızda, atık için kullanılan künk adı verilen çömleklerin yan yana dizilmesiyle ve kenarlarının duvar olarak örülmesiyle bir kanal oluşturulmuş. Analizlerimize göre, bu kanal hem pis su atık hattı hem de temiz su hattı olabilir. Özellikle Erken Tunç Çağı ve sonrası için, bu su kanalının yerleşim mantığını anlamamız açısından çok önemlidir. Bu, Çayönü'de kanal yapacak kadar güçlü bir yapı ve üst bir sınıfın varlığını gösteriyor. Bu, her eve yapılabilecek basit bir kanal değil, daha özel ve daha büyük bir kompleks için yapılmış olmalıdır."

Bu Sene İkikat Daha Fazla Buluntu

Sarıaltun, bu sene kazıların daha verimli geçtiğini ve ortasında olsa bile geçen sezona göre iki kat daha fazla buluntu elde ettiklerini anlattı. Farklı ve geniş alanlarda kazı yürüttükleri için buluntu sayısındaki artışın belirgin olduğunu da ekledi. Çayönü, hem Diyarbakır hem de Türkiye açısından uluslararası nitelikte çok değerli bir kültürel miras alanıdır.
Sarıaltun, alanın batısında bulunan ızgara planlı yapıların doğu kısmında da yaygın olduğunu belirtti ve dört ızgara planlı yapıyı belirlediklerini vurguladı. Bu yapılar, MÖ 9100-9000'lerin kültür dolgusunu anlamamız açısından çok değerlidir. Doğu kesiminde bu kadar yaygın ızgara planlı yapıların bulunması, yerleşmenin stratejisini, alan kullanım özelliklerini ve o dönemde yaşayan toplulukların yaşam modelini anlama konusunda birçok örnek sunmaktadır.
0 beğeni